13 Nisan 2013 Cumartesi

Olumlu Düşünce

Şu hayatta hepinizin bir derdi vardır.

Sevgilisi terk etmiştir, para sıkıntınız vardır, dersler kötüdür vs. vs.
Peki ne yaparız bu durumda?
 Suratımızı asar, kadere lanet eder, hep beni mi bulur? diye şikayet ederiz. Ama şunu unutmayın...

Hayat aynaya benzer; sen ona küsersen, o da sana küser sen ona gülümsersen, o da sana gülümser.

Ben olumlu düşüncenin gücüne inanan biriyim ve hayatım boyunca pozitif olmak için uğraştım. Sizede bunu tavsiye ederim. Çünkü kusursuz bir yaşamınız olmayacaktır.
Hayatta bir şeyler mutlaka ters gidecektir. Belki bir gün dibe çökeceksiniz. Tam ben battım, bundan daha aşağısı yoktur diye düşünürken daha da derine çekileceksiniz.

Bu durum karşısında hayata küsmeniz, surat asmanız size bir yarar sağlamayacaktır. Dipten yüzeye çıkarmayacaktır. Peki pozitif olmak, gülümsemek mi kurtaracak bizi? Hayır!
Ama dipte bile olsanız mutlu bir hayat yaşamanıza neden olacaktır.




Size Pollyanna olun demiyorum. Kolun koptu ama öteki var üzülme de demiyorum. Kolunun kopmasına üzülmen çok doğal. Üzülmelisin. Fakat üzülünce kolun yeniden çıkmayacak. Öldürmeyen şey güçlendirir mantığıyla harket edip daha güçlü biri olarak bu olayı sonuçlandırman yararına olur.

Birinin karşısında uzunca bir kahkaha atsanız. Karşınızda kişide kahkaha atar. Yukarıdaki bebek resmine baktıkça gülümsemeniz bunun bir örneğidir. Karşınızdakinin hiç bir sebebi olmasa da, bu yaptığı ona anlamsız gelse de sana eşlik edecek. Çünkü mutluluk bulaşıcıdır.

Hiçbir sebep yokken ikinizde deliler gibi eğlenceksiniz. Size bir kaybıda olmayacaktır.

Hayatı çekilebilir hale getirmek sizin elinizde... Ya gidip tek başınıza melankolik şarkılar dinlersiniz ya da hareketli bir müzik açıp abuk subuk hareketlerle dans edersiniz. Seçim sizin.

Zor Zamanlarım...

Tatil.. her öğrenci gibi benimde okul zamanında iple çektiğim okuldan ve derslerden uzak kaldığımız durum yada oluşum.. Başta çok iyi başladı tatilim tw başında amaçsız yatıyordum mutluydum..
Ama ilerledikçe tadı kaçmaya başladı.Sürekli yatmak sıkıcı olmaya başlamıştı yapacak bir iş aradım ama bulamadım dışarı çıktım boş boş dolaştım olmadı ve yine eve döndüm..

Yapacak birşeyim yoktu her gün sabah yataktan kalkıp tw önündeki koltuğa yatıyordum..
Amaçsız ve düşüncesiz bir şekilde yatıyordum sadece. Önce mutfağa gidip beni hayatta tutacak ağzımı dolduracak bir takım karbonhidrat kucaklayıp yaklaşık 2 metre karelik yaşam alanım olan koltuğuma gidiyordum..

Kumandamı aldıktan sonra gerekli düzenlemeleri yapıp büyük ve yorucu bir serüvene başlıyordum "Zap yapmak"

Bir yandan karbonhidratları (bisküvi, kuru yemiş, çikolata ws.) tüketirken zap yapıyordum.Ne kadar zor bişey olduğunu tahmin edemezsiniz. Durumum iyice kötüye gidiyordu.. Sadece tuvalete gitmek için ayağa kalkıyordum ki gitmemek elimde olsa gitmezdim o kadar üşenirdim.
İyice asosyal olmuştum ve dahada kötüsü sabah kuşağı kadın programlarını izlemeye başlamıştım..

Etrafım artık yemekler, çikolata ve bisküvi paketleri, boş tabaklar, bardaklar, kola şişeleri tarafımdan çevrelenmişti. Beynim durgunluğa isyan ediyodu.Ama şöylede birşey vardı..

Bulunduğum ortama uyum sağlamaya başlamıştım bu bir çeşit mutasyon gibiydi..

Artık az oksijenle bile nefes alabiliyor az ışıkta çok iyi görebiliyordum dahada ilginci koltuğa uyum sağlamıştım bir bukelemun gibi.Koltuğun desenini almıştım ve artık yatınca görünmüyordum. Yıkanmıyordumda.. Tamam çok kötüde kokuyordum ama o benim özel parfümümdü ve ben rahatsız olmuyordum..Birçokta dost edinmiştim üzerimde ve artık yemeklerde barınan bakterilerle dost olmuştum. Onlara isim bile koymuştum..

Ama o gün hayatımı değiştiren birşey oldu. Annem elinde çöp poşetiyle geldi ve git çöpü at dedi..

İtiraz ve bahanelerimle bir sonuca ulaşamamıştım bu son kaçınılmazdı dışarı çıkacaktım.Zorlanarakta olsa etrafımdaki artıkları aşarak koltuktan kalkmıştım.. Ayakta kalmak başta zor gelmişti ama yürüdükçe açılıyordum.Üzerime yapışan pijamamı kazıyarak çıkardım duş alıp kıyafetlerimi giydim.Bir yandanda düşünüyordum 2 sokak ilerdeki çöpe gitmek için neden bu hazırlık?

Ayakkabılarımı giydim ve elimde poşetle merdivenlerden indim ve artık sokakla aramda sadece demir kapı vardı.Düğmeye bastım ve kapıyı ani bir hareketle kendime doğru çektim.Bir anda yüzüme vuran temiz hava dalgası ve kör edici güneş ışınlarıyla sarsıldım kendimi toparlayıp dışarı çıktım..

Temiz hava yüzünden nefes alamıyor ve gün ışığı yüzünden ise gözlerimi açamıyordum.Zamanla dışarıya alışmıştım. İnsanlar yürüyor, kuşlar uçuyordu..
Herşey mükemmeldi.. Gözlerimden süzülen yaşları durduramıyordum sokağın ortasında böğüre böğüre ağladım..
Bu zor zamanlarda böyle geride kaldı.